KEMERALTI'NIN PANDEMİ GÜNCESİ
Çetin Karaşahin
İzmir
Sakin,sessizlik,hüzün…
Hemen her gün bir bahane yaratarak gittiğim Kemeraltı bomboştu.
Bu küçüklüğümden beri hiç alışık olmadığım bir manzara.
Gerçi binlerce yıllık geçmişinde salgın hastalıklara alışkın bir yer Kemeraltı.
Örneğin pek çok kolera salgını vakasından birini, İzmirlilerin “Büyük Kolera” adıyla andıkları 1865 salgını Kemeraltı bölgesinden yayılmıştı.İzmirli doktor A. Cricca’nın hazırladığı rapora göre 1865 yılındaki kolera salgını, kente “öfkeli bir intikamcı gibi, merhametsiz, acımasız ve aniden” 24 Haziran’da indi. İlk vaka Mekke’den gelen bir hacıydı. Mezarlıkbaşı’nda Yahudi Mahalleleri’nin arasında bulunan Lazaretto’ya yatırılan hasta birkaç gün sonra öldü. Ölüyü yıkamak için görevlendirilen Rum kadını da dört gün sonra ölünce, salgının tetiklendiği anlaşıldı. Kısa sürede Yahudi Mahallesi’nde etkisini göstermeye başlayan salgın Türk, Ermeni, Rum ve Frenk mahallelerine sıçradı. 17 Temmuz’da bütün şehir halkı koleradan kırılmaya başlamıştı. (Kaynak: Dr.Erkan Serçe,01.04.2020 birgun.net )
Bize de bir salgın görmek nasip olmuş.
Fotoğraf çekmeye çıktığımda,açık söyleyim başta derin sessizlik beni ürküttü.
Tatlı telaşlar,esnaf davetleri,ürün pazarlamaları,çocuk kaçışları,labarba halindeki sesler…birbirine karışan baharat,fırındaki yeni pişmiş pide-ekmek kokuları...balıkçılar-sıcak midye servisleri…Hele ki lezzetine doyulmaz,bardakla suyunu içtiğiniz turşu…Yoktu evet hiçbiri yoktu.
Dükkanlar halbuki ne kadar küçükmüş.Asıl çarşı sokakmış.
Uzun sokaklardaki alanlar küçüleverdi gözümde.
Onu yücelten meğerse,hemen kapısının önündeki esnaf ve ürünleriymiş.Dikkat edin,Kemeraltı’nda hangi esnaf içeride müşteri bekliyor,kuyumcusu dahil ?
İşte onların yerine,kepenkler ile karşılaşmak sahiden bambaşka bir duygu oldu benim için.
Arada sırada tek-tük yürüyen insanlar; ya da her koşulda bir şeyler satma umuduyla açılan küçük tezgahlar,gerçeği değiştirmedi.
Neyse ki bu satırları yazdığım zamanda Kemeraltı’nın canlanmaya başladığına şahit oldum
Fakat açıklamalara baktığımda da , Kemeraltı canlanırken,virüs de paralel hareket mi ediyor acaba?
Göreceğiz…Aslında –umarım-görmeyelim.


























Editör: Sinan Kılıç