İKİ KİŞİLİK
Birizana Erişmil
İstanbul
Ben ve oğlum birlikte yaşıyoruz. Bir evde kalakaldık. Okul yoktu, arkadaş yoktu, iş yoktu. Ev dediğimiz şeyin aslında sadece kaçış noktası olduğunu fark etmemiz biraz zaman aldı. Ev, bazen başkalarından, soğuktan ya da sıcaktan, ihtiyaç giderilmek için sığınılan, başkalarından kaçınılan yerdi. Ertesi gün ise evden kaçıyorduk oysa. Aynı salonda oturmaktan kaçıyorduk yani kendimizle baş başa kalmaktan… Hava güzelse dışarı kaçıyorduk, kötüyse içeri kaçıyorduk. Bir duraktı ev bizim için. Bu 5 yaşındaki bir çocuk içinde öyleydi. Pandemi süreci bizi çok hazırlıksız yakalamıştı. Kendi içinde düzensiz bir düzen oluşturmuşken dışarı çıkma yasaklarıyla yüzleşmek, bir çocuğa parka gitmenin, arkadaşlarla buluşmanın yasak olduğunu ve bu yasağın benim dışımda daha büyük bir yerden geldiğini anlatmak zorluğuyla ikili bir mücadeleye girmiştik. Oysa biz biraz sokak çocuğuyduk. İkimizde. Az televizyon izler, az telefonla konuşurduk. Koşup eğlenmeyi, farklı insanları tanımayı acıkınca bir simide iki ayran söylemeyi severdik.
Ne zaman ki evden dışarı çıkamaz, yorulunca evin içine kaçamaz olduk işte o noktada eve, kendimize, hayallerimize, aslında olmayan anneliğimize, beceremediğimiz evlatlığımıza, gece boyu huzursuz eden tıkırtılara, tıkanan su borularına, alışveriş sonrası yıkanan poşetlere yani tüm eksiklerimize ve korkularımıza tutunmaya başladık.
Kendimize nefes alacak noktalar oluşturduk. Yeniden yapılandık, yeniden evde olduk. Fotoğraf çekme sürecinde çok az dışarı çıktık. Hep evdeydik.
Çok bilim kurgu film izledim. Elbette bu gerçeklerin azıcıkta olsa farkındaydık. Ancak o kadar uzak geliyordu ki, bekli yavaş yavaş olur diye beklediğimiz bir dönemi aniden yaşamaya başladık.
Editör: Hüseyin Yılmaz
NOISE
Birizana Erişmil
İstanbul
İşte şimdi…
Suyun çeşmeden zemine vuruşunda başlarsın uyanmaya…
Derinlerde, sanki bir anne karnında gibi avuçlarında kulaklarını kapatıp banyo taburesinde…
İşte şimdi.
Huzurla huzursuzluk arasında…
bir uğultuyla uyanırsın dünyaya.
Varlığını hissetmeyi çok isterken duyduğun korkuyla
Dokunamadığın yüzlerce ruhun hayalleriyle
Kapılarını kapattığın
Kendine bile söyleyemediğin yüzlerce hisle
Işte orda öylece
ıslak bir zeminde
yalnız
Editör: Hüseyin Yılmaz