İÇERDEN FISILDAMALAR
Ayşegül Yılmaz
İstanbul
Dostlukla ve Sevgi ile Merhaba,
29 yıllık hekim olarak birçok salgının içinde bizzat bulundum, bulunmak zorunda kaldım. Benzeyen yönleri çoktur salgınların. Önce yetkili/ yetkisiz hemen hemen herkes inkar eder kabul etmek istemez. Hatta bizzat hasta olduğu saptanan insanlar da inanmakta zorluk çeker.
Her yıl kış aylarında ‘’grip’’ diye isimlendirilen salgın olur. Her yıl yapı değiştirdiği için bulguları değiştiğinden her salgını yeni bir isimle anılır. H1N1 virüsünün, kuş gribi, domuz gribi olarak anılması gibi...
Aslında her yıl enfekte ettiği ve öldürdüğü insan sayısı açısından ‘’Covid19’’ dan daha agresif seyrederek devam eder ’’grip’’.
Gerçek böyle iken ‘’Covid19’’un bütün dünyayı sosyolojik, ekonomik, politik olarak bu kadar sarsmasının nedenleri ve etkileri tartışması sürüyor sürmeye de devam edecek gibi...
Ülkemizde de çok konuşup az düşünülüyor Covid19 hakkında.
Bilim insanları gerçek cevapları vermek için hala sırasını bekliyor.
Ben sadece şunu söylemek istiyorum; tüm virüsler gibi bu virüsün de bacakları ve ayakları yok. İnsanlar gezip dolaşıp taşımasa dolaşamaz.
Özel bir hastanede çalıştığımız için sınırlı sayıda hasta ile karşılaşacağımızı düşünüyorduk ki tüm hastaneler salgın hastanesi ilan edildi ve önceleri rutin hastalarımızın yanında sayısı giderek baskın hale gelen Covid19’lu hastalarla baş başa kaldık. Sonuç olarak aldığımız tedbirlerin yetersiz olduğunun ortaya çıkması için birkaç gün bile yeterli oldu. Hastane çalışanları, yönetiminden doktoruna hızla hastalanmaya ve hizmet vermekten uzaklaşmaya başladı. İlk hafta sonunda sadece ben ve iki doktor arkadaşım dışında hemen hemen herkeste Covid19 pozitif hale geldi. Biz hiç hastalık almamış olan üç arkadaşımla ortak noktamız çok sıkı bir şekilde izolasyon malzemesi giyerek işimizi zor da olsa yapmaktaki kararlılığımız oldu. (Korunmanın önemini bu arada bir kez daha vurgulamak adına söylemek istedim).
Pandeminin en yüksek olduğu zamanda, her gün yüzlerce hastaya bakarken fotoğraf çekmek aklıma geldi dersem bu dürüstlükle bağdaşmaz.
Ben hastanede fotoğraf çekmeye ancak diğer doktorlar iyileşip işlerinin başına döndükten, baktığım hasta sayısı makul değerlere düşündükten sonra başlayabildim ki bu salgının etkisini oldukça azalttığı döneme karşılık geliyor.
İki ay boyunca korku, yorgunluk hatta çoğu zaman çaresizlik atmosferini bizzat yaşamış olduğum algımla; huzuru, boş koridorları, umutsuzluğun umuda dönüştüğünü görmek göstermek istedim.
Hastanede, dışarıda, balkonda, evde binlerce fotoğraf çektim …
Bir kısmını sizlerle paylaşmak adına projeye katılmak istedim. Kabul edildiğim için teşekkür ederim.
Umuda, insanlığa belki biraz da belgesel fotoğrafa katkısı olması dileklerimle...
Sağlıkla kalın...
02.06.2020
































Editör: Özcan Yaman