top of page

TÜM ZAMANLARIN EN BÜYÜK YALNIZLIĞI

Esen Özay

İzmir

Kameradan korkmuyorlar. Kaçmıyorlar. Biriyle konuşmaya, kendilerini anlatmaya özlem duyuyorlar. Çünkü bu kez, yalnızlıkları tüm zamanların en büyük yalnızlığı. “62 gündür dışarı çıkmadım evladım” derken yaşam ile ölüm arasında bir tercihe mahkûm hissediyorlar. Günler sonra ilk kez sokağa çıkan yaşlıların yüzlerinde görünen tek yerleri olan gözleri ışıltılı.

10 Mayıs Pazar, hem anneler günü hem de yaşlıların günlerden sonra sokağa çıktıkları ilk gün. Sokakların sadece yaşlılara kaldığı birkaç saat… Fantastik bir kurgunun içinde, bir film sahnesi adeta sokaklar. Yılların yaşanmışlığını bir fotoğraf kağıdı gibi sabitleyen kırışıkları var gözlerinin etrafında. Bir labirentin çıkış noktasını arar gibi görünen heyecanlı ama aynı zamanda sakin ve temkinli adımlarla yürüyorlar.

24 Mayıs Pazar günü, Tire sokaklarında sıcak havaya dayanıklı birkaç yaşlı dolaşıyor. Evlatları yurtdışında olan Ayşe teyze bu bayramda yalnız. Yürüyor. Sonra bir kaldırıma oturup biraz dinlenmeyi amaçlıyor. Mesafeyi koruyarak yanına oturuyorum. Çocuklarından konu açıyor. Değil şehirler, ülkeler var arada. “Görüntülü konuşuyor musunuz?” sorusunu “Sarılıp koklamak gibi olmuyor ki çocuğum” diye yanıtlıyor. Uzaklara bakarken uzaklıkları düşünüyor, ağlamaya başlıyor. Bir peçete uzatıyorum.

31 Mayıs Pazar günü, Bornova Âşık Veysel Parkı’ndayım. Sokak yasakları kalksa da yaşlılar için yasağın devam edeceği duyurulduktan sonra Nefise Teyze “Kendimizi dışlanmış hissediyoruz, sanki vebalıymışız gibi” diyor. Ve ekliyor: “Biz kendimize dikkat ediyoruz çocuğum. Oğlum bypass ameliyatı oldu, benimle beraber yaşıyor. Onun hayati riski benden daha fazla. Yürümeyi seven bir insanım. Evde durunca bacaklarım ağrıyor, bir de sinir bozukluğu... Ben en iyiler arasındayım; çok şükür maaşım var, evim var, çocuğum var. Ama ne yalnızlar var, ne çaresizler var…”

Parkta yürüyüşe çıkan iki teyze, bacaklarının kireçlenmesinden ve yeni açıklanan karardan yakınıyorlar: “Kızım, bak bize; yaşlıyız, yürümezsek olmuyor, bacaklarımız ağrıyor. Herkes dışarıda, biz içeride. Söyle, nasıl olacak böyle?”
Biraz ileride bir uçurtma görüyor ve ipin ucunu takip ediyorum. Uçurtmacı Suat amca ile uçurtmanın makarasında buluşuyoruz. Âşık Veysel Parkı’na her pazar günü geldiğini, yaptığı uçurtmaları sattığını söylüyor. Sekiz yıldır yaptığı uçurtmalardan bir tanesini kendi uçururken çocuklar gibi şen. Uçurtma almak isteyenlerin ona Instagram hesabından ulaşabileceğini belirtmeyi ihmal etmiyor.
izm
Fotoğraflar yaşadığımız çağın bir parçasına şahitliğe çağırıyor bizleri. Hem ceketleri hem ayakkabıları hem maskeleri hem gözleri hem de yürüdükleri sokaklar âna şahitlik ediyor. Korona onların bir kısmını sevdiklerinden uzakta bırakmış, bayramda bile kavuşturmamış. Ama “her şeye rağmen çok şükür” diyen bu insanlar, kendilerine kalan hayatın bu küçük dilimini coşluyla yaşamakta kararlı.

Editör: Gülbin Özdamar Akarçay

bottom of page