KORKUNUN SIRADANLIĞI
Eyhan Çelik
İstanbul
Korkuya, hiç beklemediğimiz anda yakalandık. Bizim dışımızda, ne olduğunu bilmediğimiz bir tehdide karşı, yeryüzü üzerindeki tüm insanlık olarak belki de ilk kez hepimiz birbirimizi anlamaya çalıştık. Korku etrafında şekillenen yeni bir ortaklık oluşturmaya başladık. Bu ortaklığın başı, kendini koruma eğilimi etrafında ördüğümüz, kendi varlığını sürdürme çabası olarak belirdi. Bunun yöntemi ise korkunun tam da Moğol dilindeki anlamsal karşılığı gibi; “sığınmak, saklanmak" ve "kuşatmak, kapamak, hapsetmek" biçiminde cereyan etti. Korktuğumuz için kendimizi korumaya almaya çalıştıkça, var olan ayrım ve eşitsizliklerimizin altını daha görünür biçimde çizmeye başladık. Öte yandan, daha önce deneyimlemediğimiz geniş ölçekteki bu korku ile, olduğumuz yerden geriye doğru bakmamızı sağlayan bir dönüşüm ihtimali de yarattığını söylemek mümkün. Kendini aşma biçiminde ifade edebileceğimiz bu dönüşüm ihtimali, bizi sorgulama, eleştirme aynı anda hem yaratma hem de yok etme gibi bir ana taşır. Bu an belirince, hayatımızda nelerin devam etmesi nelerin etmemesi gerektiğine dair bir karar anı belirir. Yenilenmenin, hayatımıza kaldığımıza kaldığı yerden devam edememenin olumlu bir aralığını açan bir arayışı mümkün kılar. Seride bir araya gelen fotoğraflar, viral salgın etrafında bizi toplayan korkuyu, aşılması ya da uzlaşılması gereken bir duygu olarak görmek yerine; içimizde taşıdığımız, her an ortaya çıkmaya muktedir bir parçamız olarak görmeye çalışır.
Editör: Neriman Polat