HAL
Kinyas Bostancı
İstanbul
Türümüz tarihte ilk defa, aileler ve bireyler belirsiz bir süreye kadar her gün birlikteler. Düşünmenin zamanıdır belki, dolaylı ya da doğrudan nedeni olduğumuz bugünleri. İnsan aklının yarattığı yıkım karşısında, beton yığınlarına mahkum edilmişliğimizi. Dokunamamayı, birbirimize mesafe koyma hallerimizi. Korkularımızı, insan olma sürecinde doğayla ve diğer canlı türlerle olan bağımızı.
Elbette yaşadığımız felaketin bir raf ömrü vardır mutlaka. Sorun tekrar ‘’normal’’e döndüğümüzde aynı şekilde yaşayıp yaşamayacağımız sorunsalıdır. ‘’Kendin ol’’ kavramını bencillik balonuyla şişirip varlığını yaşamın ve doğanın üstünde muktedir kılma anlayışının değişip değişmeyeceği sorusudur.
yarattığımız illüzyonun sonucunu yaşıyoruz bugün. Bu yüzden değişmemiz gerek. Belki de yeni bir bilgelik bahşedebilir bu süreç bize. Hayatlarımızın birbirine ne kadar bağlı olduğu ve bir o kadarda ne kadar kırılgan olduğu gerçekliğiyle yüzleşiyoruz. Bir adım geri atıp neleri kaybedeceğimizi ve neleri kazanacağımızı düşünmemiz gereken o andayız.
Ve ben;
Bu koca korkuların ve endişelerin ortaya çıkardığı bir umut hali. Unuttuğum anıların, günlük koşuşturmanın arasında kaybolup giden küçük ayrıntıların belirginleştiği bir dönem. Korkularım ve endişelerim bir süredir bilinçaltımda gelişen bu farkındalık haline giden yolda bir nevi harita görevi görmektedir. Kendimi yeniden keşfeden bir kaşif misali fotoğrafla bir maceraya çıkıyorum.
Editör: Fadime Aygün