ÇALIŞMASALAR OLMAZ
Mustafa Öz
İstanbul
Hiç alışılmadık, beklenmedik bir dönemden geçerken yaşananları belgelemeye bir nebze de olsa katkıda bulunabilmek için çalışmaya karar verdiğimde, kendilerinin ya da başkalarının yaşamlarının devam edebilmesi için çalışan insanların tanıklığını yapmayı ve korona günlerinin fotoğraf arşivlerine değer katmayı amaçladım.
Bu çalışma sırasında tanıklık ettiklerimi görsellerle belgelerken diyalog içinde olduğum o “Çalışmasalar Olmaz” insanlardan öğrendiklerimi, hissettiklerimi sıralamak isterim:
- Kahvecide çalışan gençlerin işleri olduğu için pek mutlu mesut olduklarını ve şarkı söyler gibi çalıştıklarını gördüm. Sevindim.
- En işlek yerdeki berberin o akşamüzeri tıraş ettiği üçüncü müşterisine gösterdiği özene tanık oldum. Üzüldüm.
- Sinema ve Televizyon bölümü mezunu geç kızın bir yıl önce restore edilmiş Beta Yeni Han’ın girişinde ateş ölçüp dezenfektan vermekten erinmediğini ve etrafına yaydığı pozitif enerjiyi gördüm. Heyecanla anlatımlarını izledim. Umutlandım.
- Üsküdar’daki terzi Coşkun’dan “Yolu herkes kendine göre tarif eder. Kime sorduğuna göre tarif alırsın: Müslüman’a sorarsan camiye, Hristiyan’a sorarsan kiliseye, Yahudi’ye sorarsan havraya göre tarif eder.” lafını öğrendim. Bilgilendim.
- Yeni dükkân açmış hazır yemekçinin gözlerinde umutsuzluğu gördüm. Tasalandım.
- Fırında çalışan gencin titizliğine tanık oldum. Güvendim.
- Bu güç dönemde şoförlerin aldıkları riskten korunmaya çalıştıklarını ve işlerinin zorluğunu gözledim. Düşündüm.
- Eczacıların durmadan, tereddüt etmeden en çok da bizler için risk aldıklarını hissettim. Minnet duydum.
- Çaycının işinin başına olduğunu gördüm. Bravo dedim.
- Saatçinin tereddütlü ve dertli gözlerine baktım. Ben de dertlendim.
- Güvenlik görevlilerinin “Evde Kal” telkinlerine uymadıklarını gördüm. Şaşırdım.
- Manav gencin müşteri gelince sevincine ve heyecanına tanık oldum. Eskilere gittim.
- Maskeli ustaların titiz çalışmalarını gördüm. “Kolay gelsin ustam!” dedim.
- Bu defa hanlara, daracık çalışma alanlarına girip zaten hava alınamayan yerlere girip tanıklık edemedim. Cesaret edemedim.
- Bıçak bileyicisinin ruh gibi halini gördüm. Fotoğraflayamadım.
- Beta Yeni Han’ın girişinde ondan daha yüce delikanlıyı gördüm. Onlarsız buraları olmaz diye düşündüm.
- Çiçekçinin sokağa çıkabildiği ilk andan itibaren arabalarıyla seyahat edenlere güzellik hediye ettiğine tanık oldum. Güzel kokular aldım.
- Çöpleri aksatmadan toplayan emekçilere ne diyeceğimi bilemedim. İşte bunlar asıl kahramanlar diye düşündüm.
Bütün bu tanıklıklarımın, hissettiklerimin özeti: “Çalışmasalar Olmaz” çünkü; çalışmasalar “Evde Kalanlar” hayatta kalamazlar, çalışmasalar evlerine kim ekmek getirecek?
Editör: Murat Germen