top of page

İZOLE ZAMANLAR

Hikaye Kurgusu: Hülya Avdan, Eskişehir

Fotoğrafçılar:Arzu Haslak, Ayla Güvenç İmir, Dilek Metin Sert, Duygu Pembe Öksüz, Emine Ölmez, Eyyüp Öztürk, Filiz Ağırbaş, Füsun Karaman, Gökhan Deniz Dinçer, Gülsel Şeker, Hatice Ayaksız, Hatice Seyfioğlu Çelik, İlknur Baltacı Mateescu, Leyla Genç,  Liliya Hamitova, Mustafa Mesut Şık, Önder Serçelik, Özgür Çelik, Özlem Günel, Ruta Günday, Seçkin Yenici, Serpil Gönüllü, Selim Kılıç, Türkan Kılıç Pınar, Uğur Çetin.

Dokunamadığın noktalardan gelir yaşamının anlamı

Oruç Aruoba, Hani, s. 29

 

Pencereyi açtım, serçelerin, kumruların seslerini duyabiliyorum, sanki bir bahçe ya da ormandayım, o kadar sessiz bir ortam. Uzaktan anonslar duyuluyor, ne söylediği anlaşılmasa da biliyorum; ses zorunlu ihtiyaçlarımızı alabileceğimiz araçtan geliyor. (Sokağa çıkamadığımız hafta sonlarından biri daha…)

2020 yılının bahar aylarında, koronavirüs pandemisi hayatlarımızı dönüştürüyor. Yaşları büyük olanlarla küçük olanlar uzun bir süre tamamen yasaklıydılar, sonra haftada sadece bir gün dışarı çıkabildiler. Hangi günlerdi acaba? Ne önemi var?

Günler birbirinin tekrarı… televizyon, mutfak, müzik dinleme; yine mutfak, arada pencereden dışarıya bakmak, telefonla sevdiklerinle konuşmak, sonra yine yemek zamanı... Pandemi öncesi günler nasıl geçiyordu unutma!

Takvimlerinden gün sayanlar var. Bense telefonumdaki takvime bakıyorum sabah uyanınca. Bugün ne yapacaktım? Alışveriş var mı yoksa kitap ya da filmlerle mi geçireceğim bugünü?

İlkbahar ayları sessizce ve haberimiz olmadan geldi geçti. Güneşin nasıl da ısıttığını dışarıya çıkınca fark ettik. Zaman durmuş gibi geliyor ama durmadı tabii…

Hangi zaman diliminde olduğumuzu günün belli anlarında düşündüğüm oldu. Gerçek hayat dışarıda mı, ekranlarda mı? Hayalimizde mi büyütüyoruz yaşamı? (1)

Bu izole yaşama alıştık mı yoksa ‘normal’ hayatımıza dönmeyi iple mi çekiyoruz? Tehlike geçecek mi? Güvende olabilecek miyiz dışarıda? Evdeki güvenli ortam daha çok tercih edilebilir belki de… Uyum sağlamak ya da ‘yeni normal’e uyum sağlamayı öğrenmek konusunda endişelerimiz var. Geleceği bilmiyoruz. 

Yepyeni bir gelecek haritası çizeceksin şimdi: bugüne dek yaşadıklarının ötesine geçen; ötelerde bir yerlerde yeni yerlere götüren yeni yollar belirleyen bir harita: kendine doğru artık yokoluş olarak dokunmayan; varoluş yerlerini de - yeniden- belirleyen bir harita 

Oruç Aruoba, Hani, s.36

 

Not: Bu metni yazdığımda Oruç Aruoba hayattaydı. Hislerimi en iyi anlatan sözleri kitaplarında buldum. Saygıyla…

(1) Bu paragraf aşağıdaki metinden esinlenerek yazılmıştır: 

Kişinin yaşadığı gerçeklerdir, doğru; ama, gerçeklerini hep bir hayal kipi içinde yaşar- kişinin hayalleri gerçek değildir, doğru; ama, hayallerini hep bir yoğun gerçeklik duygusuyla yaşar şimdi hangisi ‘gerçekten’ gerçektir acaba?...

Oruç Aruoba, Hani, s.84

bir ömür

BİR ÖMÜR!

Hikaye Kurgusu: Hülya Avdan, Eskişehir

Fotoğrafçılar: Arzu Altıer, Caner Candan, Ebru Yörükoğlu, Gülsel Şeker, Kazım Altun, Lizet Levi, Mahmut Yenici, Mithat Vural, Nilgün Yoldaş Atila, Seval Karaoğlu, Tülin Şahin Okay

Burada

geçmiş ile gelecek 

arasında gerili,

sallanıyorum

 

Saatlerim çarpık

günlerim çatlak

yılım yitik

 

Oruç Aruoba,  Ol an, s.11

 

Bir ömür boyunca neler yaşar ve görür insan? Savaşlar, doğal afetler….  Her kuşağın gördüğü, kutlama gerektiren ya da hatırlanmak istenmeyen olaylar mutlaka vardır. Benim kuşağımın hatırlayacağı en kötü olay körfez savaşlarıydı diyebilirim. 

11 Mart 2020 tarihinde Türkiye’deki ilk Covid-19 vakası bildirildiğinde aklımıza önceki yaşadıklarımız geldi belki de.  Kısa sürede önlemler ve kısıtlamalar yaşamlarımıza girmeye başladı. Korkusu ise hızla yayıldı. TV’de kanal kanal gezerek haberleri izledik, ne yapacağımızı öğrenmeye çalıştık. Rakamlar her geçen gün artıyordu. Endişeli gözlerimizi ekranlardan ayıramadık. Yıllar önce izlediğimiz canlı savaş görüntüleri hafızalarımızda canlandı. Bombaları havai fişeklermiş gibi izlememiş miydik ? Aslında her ışık bir hayatın sonu demekti. 

Covid-19 pandemisi görünmez bir savaş gibi. Tüm dünyayı etkiliyor ve ne kadar süreceği bilinmiyor. Normal hayatımıza dönüş ile kısıtlamalar arasında sıkışıp kaldık.

Görünmez ama büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğumuza ikna olduk mu? 

Uzmanların önerdiklerini yapmaya çalıştık elimizden geldiğince. Buna karşın sosyal medyada paylaşılan videoların bazılarında tam tersi ifadeleri içeriyor. Maske takmaya gerek yokmuş söylemleri yayıldı arkadaşlarımız ve tanıdıklarımız arasında. 

Çevremizdeki insanlar bizim de kaderimizi belirleyecekler. Sokağa çıktığımızda önlem almayanları gördükçe neler düşünüyoruz?  

Tedbir almak sadece kendimiz için değil çevremizdeki herkes için hayati değerde! 

Ömrümüz boyunca “Bir şey olmaz” cümlesini kaç kez daha duyacağız?

bottom of page