top of page

EVİMDE KALDIM

Nibal Yerli Bekten

Balıkesir

Covit-19 Türkiye ‘de ilk 10 Mart 2020 tarihinde görülmeye başladığında Edremit Belediyesi basın biriminde çalışan oğlum Barış ve mesai arkadaşı 11 marttan itibaren gönüllü olarak halka açık alanları (parklar, AVM ler, üst geçitler) dezenfekte etmeye başladılar. Sonraki günlerde hijyen timi kuruldu ve daha kapsamlı çalışmaya başladılar. Sabah erken saatlerde ve gece geç saatlere kadar mesai saati kavramı olmadan çalışıyorlardı. Edremit Koca Seyit Havaalanında umreden gelen vatandaşların tek tek bavullarını, kendilerini, havaalanını ve uçakları dezenfekte ettiler. Korona vakalarının artmasının ardından hijyen timi ile birlikte belediyenin otelinde kalmaya başladılar. Bu süre zarfında oğlumu artık göremiyor, yoğun çalışma temposu nedeniyle telefonla bile konuşamıyorduk. İhtiyaçlarını almak için arada eve geldiğinde fiziksel mesafeyi koruyor, her geliş gidişinden sonra kapı önü dahil durduğu her yeri dezenfekte ediyordum. 

Korona günleri devam ederken covit-19 virüsü yüzünden vefat edenlerin ve vaka sayılarının Türkiye’ de azalmaya başladığında artık dezenfekte yapılmasına ihtiyaç kalmadığı ve 14 gün evde karantinada kalmaları yönetim tarafından istenmişti. Eve geldiğinde getirdiği kıyafetleri ve çamaşırları uzmanların dediği gibi 60-90 derecede yıkadım. Ben oğluma kavuştum ama ne sarılıp öpebildim ne de yanına yaklaştım. Anneler gününde iki kere unutup öpmek istedi sonra fark edip fiziksel mesafeyi korudu. 

Basın biriminde çalışan arkadaşlarının belediyenin sosyal medya hesabında paylaşmak için çektikleri fotoğrafları renkli kolaj yaptım. Artık evde   dizi, film, telefon ve bilgisayar başında vaktini geçiriyor. Yoğun çalışma temposundan sonra dinlenmenin keyfini çıkarıyor. Yanımda olduğu için mutluyum. Ben evimde kalırken evde güzel vakit geçirirken (aileme özlem dışında) oğlum bu kadar şanslı değildi.

Evimden E87 karayolunu (İzmir- Çanakkale) görünüyor. Arabaların sesinde çok gürültü olur ben alıştığım için artık o gürültüyü duymuyorum. Terası yıkarken sessizliği fark ettim. Uzak bir yerden müzik sesi geliyordu. Kaldırımda ve sokakta tek tük insanlar, o kadar az araç, kamyon, tır, minibüs geçiyordu ki şehirlerarası otobüs zaten yok. Ankara ‘da yaşayan ailemin yanına giderdim oysa ben o otobüslerle, hayali bile güzeldi. Korona günleri başlamadan plan yapmıştım 21 Mart 2020 de Ankara’ da olacaktım. Korona günlerinde onların yanında olamamak zaten beni ayrı üzüyor. 

Hafta sonları uygulanan sokağa çıkma kısıtlaması öncesinde alışverişe giden insanlar kimi maskesini çenesine takıyor, kimi de burnunun altında bırakıyor. Maskesiz dışarı çıkmak yasak olduğu halde hiç takmayanlar bile var. “evde kal“  denildiği halde sokağa çıkan var mı diye baktığımda belli ki market, pazar ve ekmek almak için çıkanlar var yaşadığım yerde. Kovit-19 virüsü yüzünden başlayan korona günlerinde sokağa çıkmasında yaş sınırlaması olan 65 yaş ve üzeri Akçay’ da çok olduğu için (emekli cenneti diye bilinir) sokaklar boş kaldı.

30 yıla yakın çalışma hayatından sonra evde kalmayı özlediğimden benim için verimli geçen bir pandemi süreci yaşadım. Evde fotoğraf çekme dışında neler yapabilirim diye düşünürken kenara köşeye koyduğum boyalar fırçalar çıktı ortaya. Sahilde topladığım taşları alıp boyamaya başladım. Mandala boya kitabı geldi sonra aklıma meditasyon yapıyordum kitabı boyarken. Cam boyama, çiçek dikme, maydanoz, soğan derken bahçeyi mini sebze bahçesine dönüştürdüm. Ve uzun zamandır açmadığım dikiş makinemi çıkarıp şile bezinden maske diktim.  Bahçe dışına çıkmadan sadece terastan kapı önünden evin çevresini sokakları görmeye çalıştım.

11 martta korona günleri başladığında 2 hafta kalmak için gittiği İngiltere Galler bölgesinde Swansea ‘de mahsur kalan ablam ve yeğenim 3 ay orada kalmak zorunda kaldılar. Yoga eğitmeni olan ablam pandemi sürecini hem kendi hem bizim açımızdan daha keyifli kılmak adına arkadaşları ve bana zoom üzerinden yin yoga ve yüz yogası yaptırıyor. Seyahat kısıtlaması kalkmasına rağmen 28 mayıstan beri uçuşları sürekli erteleniyordu ve ne zaman gelecekleri belli değildi. Nihayet 16 Haziran 2020 tarihinde uzun  ve yorucu bir yolculuk sonrası  evlerine annem ve babama kavuştular. 

Korona günlerinde başlayan online eğitimler fotoğraf üzerine söyleşiler canlı yayınlar, görmediğim müzeler (Frida Kahlo evi gb.) ve belki de hiçbir zaman izleyemeyeceğim tiyatro oyunlarını izledim.

” Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” sözüne inat bir filmde duyduğum “bugün dünden daha iyi olacağız hedef sağlıklı yaşam “diyorum.

Editör: Özcan Yaman

özgürlüğün tad

ÖZGÜRLÜĞÜN TADI

Nibal Yerli Bekten

Balıkesir

Türkiye Mayıs 2020 sonlarında normalleşme sürecine geçmeye başladı. Akçay ‘da henüz kilitlerini açmayan işyerleri ve plaj işletmelerinin yanında köylü pazarları cadde boyundaki her zamanki yerlerini aldı. Evde kaldığımız için insanların internet üzerinden alışveriş yaptıkları pandemi sürecinde sokağa çıkma kısıtlaması günlerinde bile sağlıkçılar belediye çalışanları gibi kargo şirketlerinde çalışanlar da yoğun mesai ve emek harcadılar. Pazarda alışveriş yaparken insanların ürünleri seçerek aldıklarını gördüğümde satıcıya sordum “neden seçtiriyorsun” diye aldığım cevap ilginç “abla yasaklar artık kalkıyo”. 

01 Haziran 2020 tarihi itibariyle dünyadaki çoğu ülkelerde olduğu gibi Türkiye ‘de de artık yeni normalleşme düzenine geçildi. Normalleşmeye alışırken birden yeni normalleşmeye geçtik. Kovit-19 sanki tamamen yok oldu veya aşı bulunmuş gibi insanlardaki rahatlık şaşırtıcı geldi bana. Yurt dışındakiler hariç birçok yazlıkçı evlerine geldi. Yeni normalleşmede çocuklar da 65 yaş üstü de artık sokağa çıkıyor. Sahiller, parklar ve kordon açıldığından balık tutanlar ve her yaştan insan artık dışarıda. Çocukların Akçay Cumhuriyet meydanında özgürlüğün tadını çıkarması ve onları izlemek çok keyifliydi.  Pandemi süreci başladığında kovit-19 yayılımının engellenmesi için kaldırılan banklar da eski yerlerini aldılar. “Maskesiz girilmez” yazısı asan lokantalar ve plaj işletmeleri fazla ironik olsa da kurallara uymak zorundalar.

Maskeye ve mesafeye dikkat etmeyen insanlar da vardı. Maske takmayan biri yanımdan geçecek diye korkuyor, içimden “virüs geliyor” deyip hemen uzaklaşmaya çalışıyorum. Maske takmayanların özgüvenini anlamak bir yana diğer insanlara zarar verebileceklerini bilmemeleri ya da bilip umursamadıklarını düşünmek bile korkunç. Derviş kaşıkları hikayesini bilselerdi belki hayat pazarında her zaman alan değil verenin kazançlı olduğunu da bilirlerdi.

Haziran 2020 sonlarına doğru artık yeni normal değil eski normal günlerdeyiz. Ben de artık Ankara ‘ya ailemin yanına gidebilirim. 

Editör:  Özcan Yaman

virüsle savaş

VİRÜSLE SAVAŞ

Nibal Yerli Bekten

Balıkesir

Akçay yazlıkçıların yoğun olduğu bir mahalle olduğundan bahar geldiğinde araç trafiğinin artması ve sokakların da yürüyüş yapanlarla dolu olduğu bir yer olur. Türkiye’ de 10 martta ilk kovit-19 vaka açıklamasından sonra şehirlerarası seyahat yasağına kadar gelen yazlıkçılar oldu.

Türkiye ‘de korona virüs belirtisi olduğunun açıklanmasından 1 gün önce 10 Mart 2020 de son kez evden çıktım. Dünya Emekçi Kadınlar Gününü anmak adına derneğimizde kadın arkadaşlarımızın sergisi sonrası ancak 3 gün açık kalan sergimizde o gün dernekte toplantımız vardı. Kalabalık ortamda bulunmuştum kaç gün, açılışa gelen davetliler ile tokalaştığım için de çok tedirgin olmuştum. Korona günlerinde yasaklar başlayınca 11 marttan 6 mayısa kadar sokağa hiç çıkmadım.  

Sağlık Bakanı 6 mayıstan önce kovit-19 vakalarının azaldığını söyledikten sonra herkes gibi bende rahat nefes almak için birden, üç yıldır her gün birlikte (terapi gibi gelen) yürüdüğüm arkadaşımla yürüyüş güzergahında buldum kendimi. Fotoğraf makinemi de yanıma alarak tabi. Sokakta ve deniz kenarında neler oluyor görmek ve göstermek istedim. Yürüyüş sırasında kimseler yokken mesafeyi koruyarak maskeyi çıkarıyoruz hava sıcak ve maske çok terleme yapıyor. Maske ile yaşamak çok zor. 

Akçay kordon kovit-19 virüsü nedeniyle şeritler çekilerek kapandı. Kaz Dağlarının efsane kızı sarıkız heykeli de yalnızlığını kuşlarla paylaştı. 

Sahillerin kapalı olduğu günlerde sokağa çıkma kısıtlaması olduğu halde küçük çocuğunu sahile getiren anne herkesten uzak tutmaya çalışıyor. Yasak olduğu halde denize girenler var. Sokak köpeklerini besleyen insanlar yanında, açılmayı bekleyen ve evde kal diyen lokantalar   var. 14 kurala uyulması gerektiğini belirten kocaman afiş, gazlı içecek satan araçların arkasını kaplamış. Elektrik faturasını ödemek için gelenler fiziksel mesafeye dikkat ederek durduklarından sıra uzun görünüyor.

Yolların boş olduğu zamanlarda ambulanslar siren çalmadan gidiyor. Maskenin ne amaçla takıldığının farkında olamayan insanların doğaya ve sokaklara attıkları belki de virüslü maskeler artık her yerde görünmeye başladı. 

Editör: Özcan Yaman

bottom of page