ELLİMETREKAREM
Zehra Merve Kurt
İstanbul
Şimdi, tüm dünyaya olağanüstü bir şey söylediler. Sebepsiz yere değil. Aniden gelen korku ile kendimizi en güvenli hissettiğimiz yaşam alanlarımıza kapadık. Neydi bu yaşanan böyle, başlarda bir film seti içinde, bir bilimkurgu kitabının sayfalarında bulduk kendimiz. Geçmişte izlediğimiz ya da okuyup, dinlediğimiz şeylerle örtüştürdük. En bilinen şey vardı ki o da daha önce yaşamadığımız, yaşanacağı söylense de aslında inanmayacağımız bir dönem.
Güvenli kalelerimize kapadık kendimizi ve tüm dünyada olup bitenlere bir anlam verebilmek için gibi rakam takibine başladık, istatistikler yaptık, hiç bilmediğimiz bir bilim kurulunu dinledik. Sonra döndük baktık “Ne olacak bundan sonra?” , “ Ne bekliyor bizi?” gibi bir takım sorulara cevap aradık. Belirsizlik insanı yıpratır. Bu korku yetmiyormuş gibi bir de belirsizliğin kaygısı çöktü üstümüze. Biraz rahatlayalım diye sürecin içinde gelişen canlı yayınlarda müzik dinleyip, sevdiğimiz insanların konuşmalarına katılıp veya sevdiklerimizle bu yayınlarda buluşup bir süreliğine sakin kalabilmeyi başardık. Neydi insanları bu kadar korkutan, ne bizi bu kadar içimize kapatıp kapıyı vurup çıkmamıza engel olan? Çin’ in Wuhan kentinden tüm dünyaya yayılan Covid-19.
Apar topar başladı bende evde kal süreci. Tam bir şaşkınlık içinde, sahiplenmeden, beni ilgilendirmiyormuşçasına izledim. Bana uğramayacakmış gibi, dünya bu virüsle uğraşırken sanki ben nerde bıraktıysam oradan devam edecekmişim gibiydi. Ben kaldığım yerde duracak oradan dünyada olup biteni izliyor olacaktım; ta ki ülkeler sınır kapamaya başlayana kadar. O zaman eve dönemem gerekiyor diyerek beni de içine alan bir sürecim başladığını, bir anda bir gece yarısı havaalanından evime geçerken “Ben de mi?” sorusunu sorarken buldum kendimi. Virüsü kapıp kapmadığım sorusu uyandı zihnimde. 14 gün bir doktor her gün takip etti; ben de her gün kendimi dinleyip “Acaba virüs şu an bedenimde mi?” diye sorgularken buldum kendimi. Sonra günler ayları kovaladı ve elli metrekare evimin içinde korona günlerini deneyimledim.
Bütün mevcudiyetimle hüzünlüyüm. Zihnim geçmişte, yeni normali reddediyor. Hele ki bu küçücük evde günleri bıraktım saatler geçmiyor, düşünceler birbirini takip ediyor. Evin duvarlarına yazıyorum düşündüklerimi onlar bir kol mesafesi uzağımdaymışçasına. Sonra gün dönüyor bitmeye yakın duvarda kendimi görüyor, her yere beş adım uzakta olduğum evimde kendimi yansımalardan izliyorum; öncesi sadece aynalar yokmuşçasına.
Editör: İsmail Gökçe